© Esenyurt Haberleri

Aç kalmak kilo aldırıyor

Defalarca kilo alıp vermenin kalbi yorduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatmagül Yılmaz Öztürk, aç kalarak kilo vermenin daha çok kilo aldırdığını söyledi.

Ne kadar kilo verilirse verilsin vücudu şekillendirmenin spor yapmaktan geçtiğine dikkat çeken Medicana Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatmagül Yılmaz Öztürk sağlıklı kilo vermenin yöntemlerini anlattı. Öztürk, "Kas kaybının çok olması için diyetle beraber mutlaka en azından tempolu yürüyüşü hayatınıza katmanız gerekir. Sadece diyetle yüksek kaloride bile yüzde 25 yağsız vücut kitlemizden kaybederiz. Bu oran düşük kalorilerde ve eksik tüketimlerle yüzde 50'lere çıkar" dedi.

"YAĞLAR KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYOR"

Sporun yağ dağılımını dengelediğini belirten Öztürk, "Karın bölgesinde biriken yağlar daha çok erkeklerde kalp hastalığı riskini artırır. Her iki cins içinde diyabet hastalığına sebep olur. O nedenle bel-kalça oranı önemlidir; erkeklerde 1'i, kadınlarda da 0,8'i geçmemelidir. Spor yağ dağılımınızı dengeler ve daha sağlıklı olmanızı sağlar" diye konuştu.

"İDEAL KİLO KİŞİNİN KENDİNİ İYİ HİSSETTİĞİ VE KORUYABİLDİĞİ KİLODUR"

Kişinin koruyamadığı bir kiloya inmesinin sağlıklı olmadığını vurgulayan Dyt. Öztürk, "Defalarca kilo alıp vermek başarısızlık hissinin oturmasının yanında organlarımızı da harap eder, en başta kalbi yorar. Kilo fazlalığını belirlemede çeşitli yöntemler kullanılır, en pratiği BVI'dir (beden vücut indeksi). Bu vücudumuzun metre kare alanına düşen kilonun ifadesidir. Bunu basitçe hesaplamak mümkündür. Vücut ağırlığınızın (kg cinsinden), boyunuzun m2 'sine bölümü ile elde edilen değerle bulunur. BKI değeri ideal olduğu halde bazen yine de mutlu olmayabiliriz. Bu noktada yağ yüzdeniz önemlidir. Bunu saptamak için vücut yağ analizinizi yaparız; gün içinde en az 2 saatlik açlıkla ya da sabah tamamen aç karnına doğru bir analiz yapmayı sağlar. Yağlı ve kaslı kilonun görünümü çok farklıdır. Kişinin yağ yüzdesini azaltacak şekilde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılabileceği ve beraberinde sporunda olduğu bir program izlenir" ifadelerini kullandı.

"HIZLI KİLO VERMENİN ZARARI BİR DEĞİL BİNDİR"

Birden bire kilo vermenin hiç sağlıklı olmadığını söyleyen Dyt. Öztürk, "Hızlı kilo kayıplarını hedefleyen şok diyetler; çoğu zaman kişiyi geri dönüşümü olmayan bir yola da sokabiliyor. Kansızlık, vitamin - mineral eksikliklerine bağlı ağızda yaralar, ciltte kuruma, saçlarda aşırı dökülme, tırnakta şekil bozuklukları, mide problemleri ve kalbinizin yorulması ile sağlığınızı tehdit etmeye başlar, bazen ani şok ölümleri beraberinde getirir. Kas kaybının çok olması metabolizmanın çok fazla düşmesine yol açtığı için verilen kilolar korunamayıp daha fazlasıyla geri alınır. Bu da kişide başarısızlık duygusunu beraberinde getirir. Yo-yo sendromu dediğimiz defalarca kilo alıp verme sonucunda metabolizma da beraberinde hırpalandığı için belli bir süre sonra kilo verimine cevap vermez bir hale geliriz" dedi.

BEYİN 'DOYDUN ARTIK YEME' SİNYALİ GÖNDERİR

Diyet programı sürecinde en başta iyi çiğneme alışkanlığını kazanmak gerektiğini belirten Dyt. Fatmagül Yılmaz Öztürk, "Çünkü beynimiz ilk lokmayı ağzımıza aldıktan 20 dakika sonra 'doydun artık yeme' diye bir sinyal gönderir. O nedenle bir lokmayı ağzımıza aldıktan sonra ağzımızda iyice dağılana kadar çiğnememiz gerekir. Yani sindirim mide de değil ağızda başlaması önemlidir, bu şekilde mideye binen yükü de azaltmış oluruz ve doyduğumuzu anladığımız için eskiye göre daha az yemeye başlarız.  Hızlı da yeseniz yavaş da yeseniz 15 dakikadan önce o masadan kalkamazsınız. Hızlı yediğinizde hazımsızlık, şişkinlik şikayetleriniz artar.Alınan kalorileri yakmak için su içilmesi gerekir. 2 bin 500 kalori alıyorsak, 2 buçuk litre su mutlaka içmemiz lazım" diye konuştu.

"YAĞI YAĞMAK İÇİN, ONA DA İHTİYAÇ VAR"

İnsan vücudunun yağa da ihtiyacı olduğunu söyleyen Dyt. Öztürk, "Sebzeyi yağsız olarak haşlayıp tüketmeye kalktığınızda yağda eriyen vitaminleri vücudunuza alamazsınız. Bu vitaminler A, D,K ve E vitaminleridir. A vitamini öncelikli olarak göz sağlığımız için önemlidir, D vitamini kemikler ve insülin direncine, E vitamini cilt sağlığımız, K vitamini de kanın pıhtılaşma faktörleri ile bağlantılıdır. Yine bu vitaminler kansere karşı da koruyuculuk sağlar. Ama fazlalıkları da sıkıntılıdır. D vitaminin fazlası böbrekte taş yapar. Eksiklik saptanmadan vitamin dahi olsa kullanmayınız" ifadelerini kullandı.

İlginizi Çekebilir

Yenidoğan bebek vurgununda: 500 milyon liralık zarar var 14 kişi tutuklandı

SGK'yı yaklaşık 500 milyon lira zarara uğratan dolandırıcılık şebekesi, içerisinde 14 doktorun bulunduğu 300 kişilik bir grupla faaliyet gösteriyordu. Operasyon sonucunda tutuklananlar arasında doktorlar, hemşireler ve sağlık çalışanları bulunuyor.

Magnum dondurmalara toplatma kararı. 'Yemeyin' uyarısı yapıldı

Magnum dondurmaların çubukları, plastik ve metal içerebileceği endişesiyle İngiltere'de toplatılma kararı aldı.

Otizmde farkındalıkta daha fazlasına ihtiyaç var

Otizmle ilgili bilimsel çalışma ve araştırmalar yapan Otizm Formatörü ve Özel Eğitim Uzmanı Ali ATLI; 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla sosyal medya hesabından bir dizi açıklamada bulundu.

Hasan Kara sevenlerini Korkuttu

Esenyurt’un tanınmış siması iş insanı aynı zamana siyasetçisi Hasan Kara, kalp krizi geçirdi.

Esencan Hastanesi “Meme Kanseri Farkındalık Semineri” düzenlendi

Beylikdüzü Belediyesi ve Esencan Hastanesi tarafından Meme Kanseri Farkındalık Ayı etkinlikleri çerçevesinde kadınlara yönelik seminer düzenlendi. Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen seminerde uzman doktorlar meme kanserini önleyici tedbirler ve meme kanserinde erken tanı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

İlaç Geliştirme ve Tedavi Yöntemleri: Küresel Bir Bakış

Tarihsel olarak, insanlar sağlık sorunlarına çözüm ararken yüzlerce farklı tedavi yöntemi geliştirmişlerdir. Bu yöntemlerden biri de ilaç tedavisidir. Eczacılar ve doktorlar tarafından geliştirilen ilaç karışımları, büyük çeşitlilik göstermekte ve hastalıklara karşı etkileri de farklılık göstermektedir. Her bireyin benzersiz biyolojik yapısı nedeniyle farklı ilaçlara farklı tepkiler verdiği bir gerçektir. Ancak, her birey için özelleştirilmiş ilaç üretimi mümkün olmadığından, sabit ilaçlar tedavi süreçlerinde önemli bir role sahiptir.

TÜM HABERLER