Melike Al

Melike Al

Mail: melike.al93@gmail.com

Almanya’da ve Türkiye’de Aile Hekimliği Kıyaslanırsa

• 1980 yılından itibaren aile hekimliği için uzmanlık eğitimini seçmek isteyen doktorlar için zorunlu bitirme sınavı uygulanmaya başlanılmıştır.1994 yılından itibaren de birinci basamakta çalışacak olan hekimler için aile hekimliği uzmanlık eğitimi zorunlu hale getirilmiştir. İlk aile hekimliği kürsüsü 1976 da Hannover Tıp Fakültesi’nde açılmıştır. Bugün 24 tıp fakültesinde aile hekimliği kürsüleri bulunmaktadır.6 yıllık lisans sonrası uzmanlık eğitimi alırlar. Aile hekimi olabilmek için lisans eğitiminin üzerine 60 ay daha uzmanlık eğitimi almaları gerekmektedir.

Haftada yaklaşık 50,4 saatlik çalışma süreler. Vardır. Almanya’da bir aile hekimi haftada ortalama243 hasta görmektedir.(31,4 saat direk hasta ile iletişim hali)  Aile hekimlerinin diğer dal uzmanlarına oranı%45-50 dolayındadır. Hastalar dosyalarını teslim ettikleri aile hekimlerine en az 3 ay bağlı kalmakla yükümlüdürler.  Aile hekimleri acil olgulara mesai saatleri dışında da bakmakla yükümlüdürler.

Aile hekimleri serbest hekim , başka işletmeciler adına çalışmak ve sağlık merkezlerinde çalışmak gibi seçenekleri vardır. Serbest hekim olarak çalışanların hastanede çalışan hekimlere göre daha fazla geliri olmaktadır. Ev doktorlarının 3 aylık hasta kapasiteleri ortalama 1079 hastadır.Çalışma süreleri ise nöbetler ve acil hekimlik hizmetleri dâhil ortalama 55.98 saat/haftadır. Hasta görüşmeleri için 32.22 saat/hafta ve idari işleri için 8.18 saat/hafta zaman harcanmaktadır.

Hasta başına 50 Euro ve muayenehane masrafları %50 oranındadır. Almanya’da bir aile hekimi yılda ortalama en az 180 bin Euro kazanmaktadır.

Bilgisine başvurduğum Aile hekimi  ‘’Türkiye’de ki aile hekimleri özlük ekonomik ve çalışma şartları olarak aynı haklara sahip değil. Almanya’daki aile hekimi Türkiye'ye göre üçte bir nüfus oranına sahip olmasına rağmen yıllık 180 bin Euro alırken. Türkiye’de ki aile hekimi 3 kat nüfus ile çalışmasına rağmen ortalama yillik18 bin euro almaktadır. Türkiye’de aile hekiminin yaptırım ve sendikal gücü zayıf. Herhangi bir hak arayışında sözleşme feshi ile karşılaşabilir. Türkiye’deki sağlık okur yazarlığın çok düşük olması. Aile hekimliğinin işleyişinde büyük sıkıntı oluşturmaktadır. Aile hekimleri bir çok yerde   uygun olmayan binalarda fiziksel yetersizlik içinde çalışmaktadır  diyen Aile hekimi ‘’ Aile sağlığı merkezlerinin standardizasyon edilip gerekli şartları sağlayacak tıbbi donanımla olması gereklidir. Aile hekimliğinin hastanelerle entegrasyonu sistemi daha verimli hale getirebilir. Türkiye’deki aile hekimliğinin evrimsel süreci devam etmektedir. Aksaklıklar çıktıkça Çözüm yerine sorunlar çoğalacaktır dedi’’

Ülkemizde sağlık hizmetlerine erişim sorunu, eşitsizlikler ve aile hekimliği uygulamasından etkilenim boyutu: İdeal olarak, sağlıkta eşitlik, herkesin tam sağlık potansiyeline erişebilme şansına sahip olması ve daha pragmatik olarak, sakınmadıkları sürece bu potansiyele ulaşmak açısından kimsenin dezavantajlı olmamasıdır. Sağlık hizmetlerine erişim, genel olarak finansal, coğrafi, sosyokültürel, organizasyonel başlıklarıyla değerlendirilmektedir. Finansal eşitsizliğin en önemli nedeni gelir dağılımındaki eşitsizliklerin sonucunda ortaya çıkan yoksulluktur. Bu durum hizmet kullanımı düzeyinde sosyal güvencenin olmaması ve cepten ödemelerdeki güçlükle kendini gösterir. Türkiye’de aile hekimliği uygulaması, genel sağlık sigortasıyla birlikte Sağlıkta Dönüşüm Programının bir ögesi olarak gündeme gelmiştir. Ülkemizdeki sosyal güvenceye sahip nüfusun oranı ve bu nüfusun prim ödeme potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda (Bağ-Kur’da %20’ler, SSK’da %85 civarındadır) sistemin tüm nüfusa sürekli ve düzenli bir sağlık güvencesi sağlayamayacağı ortadadır.

Bazı hastalıkların sıklığı, sağlık kurumlarının durumu, sağlık personeline düşen nüfus, sağlık hizmetlerine erişim gibi verilere baktığımızda diğer bölgelerden kötü durumdadır. Sağlık sistemi ya da sağlık hizmeti veren kurumların yönetim, örgütlenme ve organizasyonlarındaki olumsuzluklar organizasyonel erişim sorunlarını beraberinde getirir ve bu boyutta eşitsizliklere neden olur. Kadınlar, çocuklar, engelliler, kronik hastalığı olanlar, yaşlılar, göçmenler ve yoksullar gibi farklı risk gruplarının sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık hizmetlerini kullanım farklılıkları ve sürekli sağlık hizmeti aldıkları kurumların olmaması, tüm toplumun sağlık düzeyini yükseltmede ciddi engeller oluşturur. Yerleşim yerinin sağlık ocağına uzaklığının sağlık ocağından yararlanmayı azalttığı, kişinin bir sağlık güvencesine sahip olması, eğitim düzeyinin yüksek olması, ailenin gelir düzeyinin yüksek olması ve kadının evde söz sahibi olmasının sağlık hizmetlerine erişimi olumlu yönde etkilediği bilinmektedir.

Kaynakça: http://ailehekimi.medicine.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/581/2019/04/Avrupada-Aile-Hekimli%C4%9Fi.pdf

Facebook Yorum

Yorum Yazın