Bu kez demokrasi kazandı!
31 Mart seçimi 22 yıllık iktidarın yıpranmışlığıyla artık yürümekte zorlanan Erdoğan ve onun yara bere içindeki yaşlı ortağı Bahçeli ile CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel ve onun umut vadeden yerel yöneticileri arasinda bir savaş misali geçti ,
Seçmen, eskilere “Artık yeter!” derken, yenilerin önünü açtı ve oyunu değişimden yana kullandı. Aslında Türkiye çok partili demokrasi tarihi boyunca, seçmen neredeyse hep “statükoya karşı değişim❞e oy vermiştir. 1950’deki ilk hilesiz seçimde, çeyrek asırlık tek parti iktidarını tarihe gömmüştür. 1965’te Demirel'in ve 1983'te Özal'ın seçilmesi askerin siyaseti dizayn çabasına tepkidir. 1977'de Ecevit'i olduğu gibi, 2002'de Erdoğan'ı iktidara getiren de müesses nizama karşı değişim isteğidir.
O gün değişimin simgesi olan Erdoğan, bugün statükonun temsilcisine dönüştü ve yenildi. Neden 10 ay önceki seçimde yenilmediği sorusunun birkaç cevabı var.
Birincisi, Erdoğan'ın kendi isminin hala bir ağırlığı oluşu... Tek adam inadıyla çevresinde ağırlık taşıyan bütün isimleri temizlediği için, yereldeki zayıf adaylarını seçtiremedi. İkincisi, önünü görmesini engelleyen kibri ve "oy vermeyene hizmet yok" Blöfüyle hata yaptı; emeklileri yoksulluğa terk etti, rakiplerini küçümsedi. Ve 2023’te kendisine oy vermiş 27 milyon seçmen varken bu seçimde partisi 16 milyonda kaldı. Bu sonuç seçimde CHP’li seçmenin artışından kat be kat büyük bir AKP’li seçmen kopuşu yaşandığını ortaya koyuyor.
2015'teki iki seçim arasında yaratılan kaos ortamı, AKP'den kopan 5 milyon seçmeni geri getirmişti. Erdoğan'ın sayıları daha da artan küskünleri kazanmak için bu kez daha da büyük bir oyun kurması gerekecek. Kasa boşaldığı için elinde fazla koz yok. Faturayı kendisi ödemeyip partisine ve adaylara ödetmesi sürpriz olmaz.
Bundan sonra ne olur !
Erdoğan Yardım koparabilmek için yeniden liberal makyajını sürünüp Batı’ya yönelebilir. O arada da Irak Operasyonu’yla milli birlik sloganına sarılabilir. Ancak bu kez Irak’taki savaş naraları Türkiye’deki açlığın sesini bastırmaya yetmeyebilir. Atacağı asıl radikal adım tarihe karışan ortağı Bahçeli’yi, değiştirmesi olabilir. Diyarbakır’da Kürtlere verdiği, “Terörle mesafe koyanlarla konuşuruz” mesajı da, Saray’daki bir hazırlığın işareti sayılabilir. Ama ne yaparsa yapsın işi çok zor..
Yorumunuzu çok beğendim.1965 doğumlu emekli biyoloji öğretmeniyim,3 kız evladımı tek başıma büyütmeye okutmaya çalışıyorum, Atatürk'ün yolunda,uzun zamandır içten gülmediğimi fark ettim.Yalnız yaşayan bir kadın olarak,kendim ve evlatlarım geleceğinden şüpheliydim.Emekli olupta gelirim yarıya düşünce,çoğu zaman yarı aç kalktığım sofradan evlatlarım gelişme çağında diye geliştirdiğim tasarruf vb.darmadağın olmamak vb.ama biliyorum çok zor bir süreçte de olsak bir olursak,insan olursak başarabiliriz.Saygılarımla