Osman Kamacı

Osman Kamacı

Mail: osmankamaci@hotmail.com

Ahmet Türk ve Düşündürdükleri

Ahmet Türk Mardin Belediye Başkanıydı ve 2016 Kasım'ında Silahlı terör örgütüne üye olmak, silahlı terör örgütün propagandası yapmak, toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmek suçlamasıyla gözaltına alındı ve ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. HDP'nin görevde olan Doğu ve Güney Doğu Anadolu il ve ilçelerindeki diğer belediye başkanları ile parlamentoda temsil yetkileri bulunan milletvekilleri gibi o da antidemokratik uygulamaların kurbanı oldu.

              Demokrasinin bütün kurumlarıyla ve kusursuz çalıştığı, Adaletin tarafsız fakat hakkaniyete hükmeden bir işlerlilikle uygulanıyor olması, bu ülkenin vatansever fertleri olarak hepimizin ortak beklentisidir. Eğer ortada işlenmiş bir suç varsa, o suçun Anayasa kanunu kitapçığındaki cezai yaptırım karşılığı bellidir ve bunu karara bağlamak elbette ki kanun uygulayıcılarının, yani Hâkimlerin görevidir. Mahkeme salonlarında hâkimin oturduğu kürsünün hemen arkasındaki duvarın ahşap kaplaması üzerine sarı pirinçten şöyle bir yazı bulunur. '' Adalet mülkün temelidir, Doğru ötesi, doğru bir söz. Uğradığımız herhangi bir haksızlık karşısında öz güvenle duvarda yazılan o kavrama sığınır, kendimizi Adaletin şaşmaz terazisine bırakırız. Bırakırız, çünkü biliriz ki suçlu ile suçsuzu süzgeçten geçirecek ve temelinin sarsılmaz ruhunu er ya da geç ortaya koyacaktır. Adaletin tecellisi durumunda suçlu ile suçsuz birbirinden ayrılacak ve Devleti devlet yapan en hassas sacayağı tamamlanmış olmuş olacak.  Eğer bu sacayağı kusursuz ve dimdik duruyorsa, endişeye gerek yoktur. Çünkü siz artık güçlü bir hukuk devletinde yaşıyorsunuz demektir.

            Ahmet Türk yetmişli yaşları devirmiş Kürt siyaset hareketinin önemli bir şahsiyetidir. Birçok kez milletvekili olarak parlamentoda bulunmuş, kendisini o makama laik gören halkına en iyi şekilde hizmet etmeye çalışmıştır. Fırtınaların koptuğu, sokakların savaş alanlarına dönüştüğü günlerde bile sorumlu kişiliğinden ödün vermemiş, ısrarla Barış dilinde direnç göstermiştir. Halkların kardeşçe ve bir arada yaşamasına olan inancını savunmuş, yaşadığı tüm baskılara rağmen mücadele azminden ödün vermemiştir. Ilımlı kişiliğiyle tanınan Ahmet Türk, Mecliste Devlet Bahçeli'nin elini sıkan ve MHP gibi farklı uçlarda olan bir siyasi partinin genel başkanın takdirini kazanmış BDP'li tek Kürt siyasetçidir.

Doksanlı yılları hatırlayanlar tebessüm edecekler biliyorum. Bugün miting alanlarında taşınması suç olmaktan çıkan Abdullah Öcalan'ın posterleri ve PKK'yı temsil eden sarı, kırmızı ve yeşil renkler, o yıllarda yasaktı ve Ahmet Türk'ün de içinde bulunduğu birçok DEP Milletvekili bu gerekçelerle tutuklanarak,  hapse atıldılar. Bugün serbest olan, dünün o yasakları nedeniyle yıllarca hapis hayatı yaşadılar. Şimdi sormak lazım?  Peki, o günden bu güne ne değişti? Kürt siyasi hareketi mücadelesini terk ederek, bir kenara mı çekildi?  Yoksa ülkemizi kasıp kavuran ve binlerce insanımızın hayatına mal olan terörün bitirilmesine mi vesile oldu? Bu saydıklarımızın hiç biri olmadı. Gerçek olan tek şey, hapishanelere tıkılan Kürt siyasi hareketi daha güçlü ve daha geniş katılımlı bir temsil gücüyle ve yeniden parlamentoya gelmiş oldu. Doksanlı yıllarda telaffuz edilmesine tahammül edilmeyen renk ve söylemler bugün artık sıradanlaştı ve kimse dönüp bakmıyor bile. Bundan dolayı, siyasi ve ideolojik pozisyonunuz ne olursa olsun, bütün bunları bir kenara bırakalım ve kısa bir süreliğine de olsa insani duygularımızla hareket ederek bir muhakeme yapmaya çalışalım.    

             Hastalığının son dönemlerinde olan bir insanın göze hitap etmeyen bir uygulamayla cezaevinden Hastaneye nakil edilmesi şık bir yöntem olmadı. Olmamıştır. Ellerine kelepçeler vurulup, kollarını sıkı sıkıya kavrayan askerlerce adeta sürüklenerek Hastaneye götürülmesi, topluma mal olmuş bir kişinin şahsına uygun bir tutum mudur, değil midir takdir sizindir. Şu kadarını söylemeliyiz ki, eli kanlı terör örgüt mensuplarına karşı uygulanmayan bir yöntemi 75 yaşında ve aynı zamanda hasta bir siyasetçiye uygularsanız bu hiç adil olmaz. Hatırlanırsa yakın zamanda bir hücre evine yapılan baskında yakalanan eli kanlı terör örgütü IŞİT'e mensup bir şahsın basına düşen bir resmi vardı. Bu şahıs ifadesinin alınması için emniyete götürülürken, yanındaki polislerle arasında bir metre kadar bir mesafe vardı ve elini kolunu sallaya sallaya emniyet binasına götürülmüştü. Şimdi eli kanlı bu terör örgüt mensubunun resmini Ahmet Türk'ün içinde olduğu kareyle yan yana getirelim ve şapkamızı bir kez daha önümüze koyarak akliselim ve sağduyu ile analiz etmeye çalışalım. Eminim ki taraflı, tarafsız birçoğumuz Ahmet Türk'e reva görülen o sahnenin daha masum ve Adaletinin hakkaniyete hükmeden kararına muhtaç olduğunu hissine kapılacaktır. Çünkü o resim farklı bir değerlendirmeyi hak edecek güce ve etkiye sahiptir. Çünkü o kare adliye koridorlarında görmeye alışık olduğumuz benzer karelerle kıyas kabul etmeyecek kadar hassas bir ruha sahiptir.

           Elbette her türlü şiddet ve bozguncu hareketi tasvip etmemiz mümkün olamaz ve lanetliyoruz. Ancak Ahmet Türk gibi siyaset arenasında denge unsuru olmuş şahsiyetleri de çemberin dışına itmemeliyiz. Çünkü bu güzel ülkemizin dünden daha fazla Adalet'e ihtiyacı var. Çünkü bu topraklarda yaşayan tüm kültürlerin dünden daha fazla birlik ve beraberlik ruhuna ihtiyacı var. Kısacası güçlü bir şekilde Barış ve Kardeşlik haykıran herkesin, her kesimin ortak aidiyet duygusuna çok, ama çok ihtiyacımız var.