Teğmenlerin Kılıçlı Yemini
Son günlerde gündeme oturan Teğmenlerin kılıçlı yemin töreni, hem kamuoyunda hem de askeri çevrelerde büyük tartışmalara yol açtı. Bu olayın, Asırlık bir geleneği olan kılıçlı yemin törenine dair algıları nasıl değiştirdiğini fark ettik.
Aslında Kılıçlı yemin töreni, Türk subaylığının köklü bir geleneği olarak kabul edilir. Yeni yetişen subayların, göreve başlamadan önce yaptıkları bu Tören, onların milletine ve ordusuna olan bağlılıklarını simgeler. Ancak son yaşanan olaylar, bu törenin asıl anlamının Gölgelenmesine neden oldu. Kılıçların havaya kaldırılması,Atatürkün Askerleriyiz sloganları atılması gibi görüntüler, törenin Askeri disiplin ve saygı ilkelerinden uzaklaştığı eleştirilerini beraberinde getirsede Atatürk ilkeleri sayasinde bugün Kadın Askerlerimizin de olduğunu inkar edemeyiz.
TSK, disiplin ve saygının temel ilkeler üzerine kurulu bir kurumdur. Ancak bu Törende yaşananlar, bu ilkelerin göz ardı edildiği izlenimi uyandırdı. Askeri Üniformanın ve kılıcın taşıdığı anlamın hafife alındığı, törenin bir gösteriş alanına dönüştüğü yorumları yapıldı. Oysa bu çok eski bir gelenektir ve şimdiki yönetim bunu unutmuş belli ki!
Türk milleti, TSK’ya her zaman büyük bir Güven ve saygı duymuştur. Ancak son yaşanan olaylar, bu güvenin sarsıldığı endişelerini beraberinde getirdi. Toplum, TSK’dan disiplinli, Ahlaklı ve demokratik değerlere bağlı bir ordu olmasını bekliyor bu nedenle yapılan yemin töreni ne hikmetse büyük bir skandal olarak lanse edildi. Yönetimdeki Hukümet önceki yıllarda bu törenlerin benzerlerini gördüğü halde bunu bir Tehdit olarak yorumladı
Teğmenlerin kılıçlı yemin törenindeki bu olumsuz gelişmeler,. Asırlık bir geleneği olan bu törenin, Disiplin, saygı ve milli değerlerin ön planda tutulduğu, bir tören olarak yapılmış olsada, kültür anlayış eğitim açısından artık toplumun bakış açısını değiştiğini göstermektedir
Özetle, Teğmenlerin kılıçlı yemin törenindeki yaşananlar, Tek adam rejiminin elinde kalan TSK’nın ve o tek Adamlık yönetimi sağlayan kişi ile karşı karşıya kaldığı önemli bir sorunu gözler önüne sermiştir. bir Cumhurbaşkanı 8 gün sessiz kalıyor ve 8 gün sonra sanki biri “neden sesini çıkartmıyorsun artık bu konuda çık ve kendini göster “demiş gibi öfkeyle, hiddetle kameralar karşısında o askerlerin ayıklanacağı açıklamasında bulunuyor
Osmanlı'ya hayranlık duyup Atatürk'le bir türlü yıldızı barışmayan yönetimdeki hükümet okulların açıldığı ilk 2024 2025 yılı eğitim ve öğretim yılının ilk dersinde Atatürk'ün adının Geçmediği Çanakkale Savaşı'nı ve Gazetedeki Savaşı birbirine bağlayarak öğrencilere video izlettirdi. Aslında şöyle dönüp geçmişe baktığımız zaman 2011 yılından bu yana yönetimdeki hükümetin İlk başlarda Atatürk'ün resimlerini duvarlardan kaldırıp Bodrum katlarını atarak Anıtkabir'e gitmemek için her yıl her dönemde hastalık bahanesiyle gitmemelerinden İstanbul Atatürk havalimanı'nı kapatarak yaptırdıkları her köprüye eski Osmanlı döneminden kalan padişahların isimlerini vererek Atatürk'le aralarının iyi olmadığını Osmanlı'yı örnek aldıklarını ve onu Yaşatmaya çalıştıklarını açık bir şekilde göstermişlerdir. Fakat unutulmaması gereken çok önemli bir konu var Osmanlı padişahları kadar Atatürk te Bu ülkenin sevilen sayılan saygı duyulan bir lideridir ve Türkiye Cumhuriyeti laik olarak kalmalıdır. Layık olmak önemlidir Bunun ne anlama geldiğini bilmek de önemlidir layık olmak dinsiz olmak değildir
Laiklik, kısaca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devletin hiçbir dine veya dinsizliğe özel bir ayrıcalık tanımaması anlamına gelir. Bu, devletin yönetiminde dinsel kuralların değil, hukukun ve aklın egemen olması demektir., Belki de laiklik ten uzaklaşılmaya çalışıldığı için bu kadar çok karmaşa yaşanmaktadır
Facebook Yorum
Yorum Yazın